Makaleler

Modern Tahılın Bağımlısı Türkiye

BuğdayDünyada kişi başına buğday tüketimi rakamlarında üst sıralarda yerini koruyan Türkiye bu namını 2017 nin son çeğreğine buğday ithal ederek korumaya devam ediyor.(1)  2017 nin ilk çeğreğinde yapılan vergilendirmelere rağmen Rusya haber ajansları sadece Rusya’dan Türkiye’ye buğday ihracatının mart ayında 4 kat artarak rekor seviyeye ulaştığını duyurmuştu.(2) O haberde yer aldığına göre sadece Rus firmalar Türkiye’ye mart ayında 322 bin ton, şubat ayında da 82 bin ton buğday ihraç etmişti. Bu oran 2016 yılı ağustos ayından bu yana en yüksek miktara ulaşmışken toprak mahsülleri ofisi eylül ayında yeni bir ihale açarak 2017 nin rekorlar yılı olacağını müjdeledi. (Mart Ayında Yazdığımız Yazımızı Okumak İçin Tıklayın)

Peki buğday ambarı diye bilinen Türkiye, nasıl her yıl 4 milyon tona varan buğday ithal eden bir ülke konumuna geldi? Ya da buğday ithal etmenin kötü yanı sadece kaybolan ekonomi mi? (3)

Dominonun ilk taşı verimli tarım arazilerinin lüks inşaat yapıları tarafından istila edilmesi ile başlıyor.

Son 27 yılda 4 milyon hektarlık tarım alanı yok olmuş yani Kuzey Kıbrıs’ın yüz ölçümü kadar bir yere inşaat dikmişiz. Eee azalan verimli arazilerin yüz ölçümü ve daha çok kâr etme dürtüleriyle başlayan serüven verimi artırılmış tohumlara yönelmeyi gerektirdi. Bunun sonucunda da yerli tohum terk edilip yüksek verimli aslen verimsiz tohumlar birden daha gözde oluverdi. Teknoloji açığı olan ülkede bir şeyi baştan keşfedip üretmek çok pahalı olduğundan bu da dışarıdan satın alındı. Böylece tohum pazarı İsrail ve Çinli firmalara kaptırılmış oldu. Ziraat Mühendisleri Odasının verilerine göre Tohum pazarının yüzde 70’i yabancı firmaların kontrolünde ilerliyor ve denetim mekanizmaları çok zayıf. Yani anlayacağınız bugün yetişen her şey  çok fena.

Dominonun 2. Taşı Gluten(Yapışkan Protein) Oranı Arttırılmış veya Kendiliğinden Artan Buğdayın Ülkemizi İstilası.

Buğdayın kendisi zaten bir canlı türü ve gün geçtikçe değişen iklim şartlarına her canlı gibi ayak uyduruyor. Buğday bunu gluten oranını artırarak veya çeşitlendirerek yapıyor olabilir. Canlıların gen mutasyonlarıyla ortam şartlarına adaptasyonu zaten bilinen bir şey. Ama bu doğal yolla mı oldu teorisi ile de ilgilenmiyorum çünkü bu varacağımız sonucu değiştirmiyor. Doğal veya yapay yolla olsun şu an gelinen noktadaki gerçeklik modern buğdayın gluteni’nin artmış olduğu.

Glutenin Bağımlılık yapan ve haz veren bir protein olduğunu daha önceki bazı yazılarımda da kaleme almıştım. Özellikle takipte olduğum hastalara diyetlerinin bir döneminde ekmek yememelisiniz diye bir tavsiyede bulunduğumda verdikleri tepkiden bile bağımlılıklarının boyutunu algılayabiliyorum. Bir madde bağımlısı misali bizde her öğünümüzde ekmeği veya bir tahıl ürününü başköşeye koyuveriyoruz. Üstelik bu pazarı yaratan üretim güçleri tahılı tüketmenin de ne kadar şifalı bir şey olduğunu benimsetmek istermiş gibi her diyet ürününü multi tahıllı diye de betimlemeyi ihmal etmiyor. Baksanıza etraf light olduğunu iddia eden bir sürü saçmalıkla dolu. Bilim dünyasını temsil eden otoritelerden bazıları da bu pazarın bir parçasının ağzıyla konuşmaya devam ediyor. Bu demek oluyor ki üretici otoriteler bilimsel verileride manüple etmeyi ihmal etmiyor. Bilmem anlatabildim mi?

Ekmek İhtiyacımızı Neyle Gidereceğiz Hocam?

Seanslarım sırasında bucümleyi çokça duyarım. Ne ihtiyacından bahsediyorsunuz? Modern Tahıl diyorum bak altını çizerek. Modernite bir ihtiyaç değildir, bugün ki tahıl bir ihtiyaç olmadığı gibi çoğu zaman birer antibesindir.

Nasıl mı? Şöyle ki…

İçerdiği yüksek nişasta ve yapışkan proteinler yüzünden vücutta “İleri Glikasyon Son Ürünleri” denilen yapıların artışına neden olurlar. Kanda ve dokularda artan glikoz; ortamdaki proteinli yapıtaşları ile birleşerek, glikoz-protein bileşiğini oluşturur. Mesela doktorunuzun şeker hastalarından istediği 3 aylık şeker diye bilinen glikolize hemoglobin buna bir örnektir. Geri dönüşümsüz olan bu atık madde enerji metabolizmasında yeniden kullanılmadığı gibi karaciğere toksik bir yük getirir. Bu toksik yükün temizlenmesi için vücudunuzun harcadığı enerji ve eser elementler ekmekten aldığının yanında devede kulak kalır.

 

RESİM 2 KISIR DÖNGÜ

Bir diğer zaralı bileşen de özelliklede tam tahıllarda çokça bulunan, son zamanlarda sağlığın temeli gibi pazarlanan lektinlerdir. Lektinler fazla  ve kaliteli besinlerle şalet oluşturarak yani onların emilimini engelleyerek bir anti besin olarak görev yaparlar(4). Siz de zaten doymuyorum birde ekmek yemezsem nasıl doyarım diye ortalıkta dolanıyorsunuz. Yani tam bir kısır döngü içindesiniz(Bknz Resim2) Bu kısır döngüyü siz yıkmazsanız sizin adınıza kimse yıkamaz.

 

 

 

İthalat değerleriyle başlayan dış bağımlılığımızın hikayesini metabolik bağımlılığımız ile birleştirip anlattığımıza göre yazımızın sonuna gelmişiz demektir. Eee her yazımın sonunda olduğu gibi sistemde size göre bir açık yaratırım. Olur da ekmek yemek isterseniz ve bari yararlı kılıfına uyduralım derseniz ve kullanacağınız undan da emin değilseniz muhakkak ekmek yaparken evde yapacağınız ekşi maya kullanmanızı tavsiye ediyorum. Bu yazımızdan sonra mutlaka ekşi mayalı ekmek tarifimizi okumanızı ve evinizde uygulamanızı  tavsiye ederim. Ama şimdiden duyar gibiyim bu ekmek nerede satılıyor acaba diye sorduğunuzu.Ama siz böyle her şeyi satın almaya alışırsanız daha bize çok şey satarlar. Hadi artık bir kere de olsa mutfağa geçin…

4 KUTSAL KİTAPTAN BİR ANEKTOD İLE MAKALEMİ BİTİREYİM.

Ekmeğini terine banıp yiyeceksin

YANİ EMEK OLMADAN EKMEK OLMAZ…

Afiyet Olsun…

Kaynaklar

  1. http://www.hurriyet.com.tr/dunyada-kisi-basina-150-kilo-ile-en-cok-ekmegi-yiyoruz-26275593
  2. https://tr.sputniknews.com/haberler/201704261028233513-rusya-turkiye-bugday/
  3. https://img-s2.onedio.com/id-58777a5d8cfe76d70eb1d80b/rev-0/w-635/listing/f-jpg-webp/s-31c03edd0fa42f2072d006e3514ce5b677b6617a.webp
  4.  David Perlmutter; Tahıl Beyin(Grain Brain), Pegasus Yayınevi, 2015

İlgili Mesajlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir